Balıklı Ormanları'nın sit alanı olması için talep gönderildi.
Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği tarafından yapılan başvuruda şu ifadelere yer verildi:
''Artvin ili Arhavi ilçesinde bulunan Balıklı Ormanları ve Pilarget Havzası olarak isimlendirilen bölge yakın tarihimizde yer alan I. Dünya Savaşı ve vatan müdafaası sürecinde çetin çarpışmaların gerçekleştiği, aziz şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış stratejik bir bölge olma özelliğine haizdir. Balıklı Muharebesi Şehitleri Abidesi yaptırılarak, bölgenin isminin “Balıklı Şehitleri Ormanı” olarak isimlendirilmesi tarihimizin gelecek nesillere aktarılması açısından zaruri bir mesuliyet olarak kabul görmelidir. Bölgede yapılacak araştırmalarda bu mücadeleden kalan insan kemikleri, siperler, kazonlu yollar, boş kovan ve mühimmat kalıntıları kolaylıkla tespit edilebilir. Bu açıdan, Balıklı Ormanları, Doğu Karadeniz’in Çanakkale Cephesi’dir demek de mümkündür.
I. Dünya Savaşında batıda Çanakkale Savaşları devam ederken Osmanlı İmparatorluğu aynı zamanda Ruslarla Sarıkamış cihetinde savaşa girmiştir. Aralık 1914–Ocak 1915 tarihleri arasında tüm Çoruh Havzası Türk kuvvetlerinin hâkimiyetine girmişken, Sarıkamış’tan sonra, kuvvetlerini art arda takviye eden Ruslar Karadeniz’de üstünlüğü ele geçirerek Rus Donanması’na bağlı gemiler, sahil kısmında, Gönye ve Sarp arasındaki Kemalpaşa, Hopa ve civarındaki kuvvetlerimizi hemen her gün topa tutarak, birliklerimizi çekilmek zorunda bırakmıştır.
Sahildeki kontrolü ele geçiren Ruslara karşı en stratejik yer Balıklı Tepeleridir. Çünkü Borçka, Murgul, Potocur ve Hopa’dan karadan gelen kuvvetlerin kilit noktası Balıklı Tepeleridir. 1915 yılının Şubat ve Mart aylarında Balıklı Tepelerinde çok şiddetli direniş ve çatışmalar yaşanmıştır. Rusya ile savaşan Osmanlı’nın savaşacak askeri, donanması, ağır ve hafif silahları, üniformaları ve yiyecekleri yoktur. Ancak Teşkilat-ı Mahsusa merkez komite üyesi Binbaşı Yusuf Rıza Bey Artvin’e gelerek ciddi bir teşkilatlanmaya girmiş; vatanın her yerinden gelen gönüllülerden bir ordu meydana getirerek Murgul’daki Bakır İşletmeleri Fabrikasının malzemelerinden seyyar bir silah fabrikası kurmuştur. Aynı zamanda seyyar bir hastane kurarak Arhavi’de okuyan öğrencilere yaralılara ilk yardım ve hastaneye taşımak gibi işleri öğretmiştir. Yine Arhavili gençlere Rus donanmasının hareketlerini gözetleyerek haber vermek için Mors alfabesi, flama, düdük ve fenerle haberleşme tekniklerini göstermiştir. Gönüllü gençlere gözetleme noktalarında nöbet tutmak, telefon telgraf hatlarının geçtiği yerlerde muhafızlık yapmak gibi görevler verilirken, ulaşım faaliyetlerinde görev yapanlara da köprücülük eğitimi verdirmiştir.
Osmanlı donanmasına ait İstanbul’dan 3. Ordu için silah ve malzeme taşıyan gemiler Rus Donanması tarafından batırılmaya başlayınca Trabzon’dan Arhavi’ye kayıklarla taşımacılık yapılmaya başlanmıştır. Arhavi’ye gelen levazımatlar yol ve yük hayvanı olmadığı için gönüllü Arhavili Köylü kadınlar tarafından sırtlarında hudut boylarına ulaştırılmıştır.
Gönüllü milis güçler kendi imkânları ile silahlanıp, iaşelerini karşılayıp cephe karargâhına ulaşıyorlardı. Bir iki ay içinde sayıları on binleri bulan gönüllüler hudut bölgelerinin yanı sıra, savaş esnasında Rusya içlerinde hareket yapmak üzere Hopa’dan Marsis Kayalığına doğru uzanan hudut çizgisi boyunca, Sultan Selim Dağı ve Balıklı Dağı sırtlarında mevzilenmişlerdi. Rusların işgali sonucu Arhavi’de görev yapan 8. Alay sahilden çekilip Arhavi’nin Kordelit köyüne Karargâh kurmuştur. Burası Ulukent, Üçırmak, Potocur (Dülgerli) ve Boyuncuk mevkileri ile irtibatı kolay ve Rus donanmasının ateşinden korunan bir yerdi.
2 Mart 1915’te Ruslar Balıklı Tepesini işgal etmiştir. Kordelit’teki karargâh da Pilarget’e taşınmıştır. 7 Mart sabahı topyekûn bir taarruzla yüklenen Ruslar birkaç saat içinde Balıklı Tepelerinde bütün mıntıkaları işgal etmişlerdir. Kuvvetlerimiz Balıklı Tepelerini ele geçirmek için 12 Mart günü karla kaplı Balıklı Tepeleri ‘ne koltuklarına kadar battıkları karların içinde ancak tepenin dörtte birini tırmanabilmiştir. 13 Mart günü şiddetli bir yağmur başlamış ve ardından tepeleri sis basmıştır. Ruslar ise bir tabur askerle siperlerin gerisinde ellerinde 3 Maksim makinalı tüfekle pusuda bekliyorlardı. Süngü ile yaklaşan kuvvetlerimize Ruslar sağ ve sol siperlerden maksim makinalı tüfeklerle iki yandan ateş altına alarak binlerce askerimizi şehit etmişlerdir. Kara ve deniz topçusunun ateş desteğinde bütün cephelerden taarruza geçen Ruslar iki gün iki gece devam eden muharebeden sonra Balıklı Tepelerini tamamen ele geçirmişlerdi. Gündüz koltuklarına kadar çıkan kar içinde tepeye tırmanan ve gece Rus siperlerine ani bir baskın vermek için süngü takarak kar üstünde yatıp, gün ve gece boyunca aç savaşmış binlerce askerlerimizden şehit olanlar vardı. Çekilmeyi başaran askerlerden çoğu da zatürreden şehit olmuştur. Balıklıdaki çarpışmalarda Pilargetli Milis Kuvvetleri köylerimizin insanlarından dedelerimiz Ziya, Kamil, İbrahim ve Halil Efendiler milis komutanlar olarak kendi cephelerinde muazzam kahramanlıklar göstermişlerdir. 12–13 Mart 1915 tarihli Balıklı Tepeleri savaşlarından sonra Hopa Hudut Tabur kumandanı Binbaşı Ali Bey akşam yaptığı yoklamada elinde sadece 70 asker kaldığını derin bir acı ve kederle görmüştür. Teşkilat-ı Mahsusa Kuvvetlerinin kayıpları bilinmemektedir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında ilgi (a) kaynakta da belirtildiği üzere Cepheye giden Gönüllü Hopa Hudut Taburu, Seyyar Jandarma Taburu ve 8.Alay’a mensup binlerce askerimiz Balıklı Tepelerinde şehit düşmüştür.
Balıklı savaşlarında dedelerimiz cephede savaşırken, ninelerimiz onlara sırtlarında cephane ve yiyecek taşıyarak topyekûn muharebenin içinde bulunmuşlardır. Bizler için Balıklı Ormanları ve Havzası, Doğu Karadeniz’in Çanakkale Cephesi’dir demek mümkündür. Yukarıda da belirttiğimiz gibi çeşitli birliklerden oluşan ve on binlerce gönüllülerden çok sayıda askerimiz burada şehitlik mertebesine ulaşmışlardır. Temennimiz bu bölgeye ilgi (b) yönetmelik hükümlerine uygun olarak bir Şehitlik Abidesi’nin yapılması ve bu bölge adının da ruhuna uygun olarak “Balıklı Şehitleri Ormanı” olarak değiştirilmesi ile ecdadımıza olan namus borcumuzu ve vicdani vazifemizi yerine getirmektir. Saygılarımızla.''