Bu dünyada engelli bir birey olmak; kimi zaman özürlü, kusurlu, sakat gibi yakıştırmalara muhatap olmaktır.
Engelleri aşma mücadelesinin hiçe sayılmasıdır kimi zaman; düşmüş görülmektir; yapamaz, edemez, başaramaz düşüncesine maruz bırakılmaktır.
Âşık olsan, evlenecek olsan, kendin gibi biriyle evlenmen uygun görülür; âşık olduğun, evlendiğin kişinin herhangi bir engeli yoksa; 'ne kusuru vardı da sakat, özürlü birine verdiler' ithamı ile karşılaşmak muhtemeldir.
İşte böyle efendim, beynimizdeki engelleri aşamadıkça hiçbir engel aşılamaz.
Engelliyi; kusurlu, özürlü, sakat diye tanımlayan, onları işe yaramaz gören kişi ve düşüncelerdir esas kusur sahibi olan.
Kanser hastalarına dahi ne günâhı vardı da böyle oldu diyen, kendisini her bakımdan melek gören bu zihniyetleri kınıyorum.
Doğuştan görme engelliyim; hiç vazgeçmedim, bugün 'bundan bir şey olmaz' diyenlerin aksine bir şey oldum, olma çabasındayım.
Türk dili ve edebiyatı öğretmeniyim; dün vazgeçmedim, bugün vazgeçmedim, ömrümce de vazgeçmeyeceğim engelleri aşma mücâdelemden.
Siz engeli engel görmeyen, aşma yolunda yürüyen arkadaşlarım! Siz de sakın vazgeçmeyin; kırın zincirlerinizi, aşın duvarlarınızı, yıkın engellerinizi, unutmayın bu imtihan mükâfattır.
Kusurlu, özürlü, sakat düşüncelere inat sapasağlam duracağız; engelleri aşacağız.
Çünkü biz düşüncemize engel koymadık; sevgimize, anlayışımıza engel olmadık, kilit vurmadık gönlümüze.
|